Çocukluğum, Atakum’un Balaç sırtlarında, bereketli topraklarla iç içe geçti. O dönemler, tütün kırmanın sadece bir iş değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi olduğunu bilirdik. Tütün bahçelerinin sarı yapraklarıyla dolu o topraklar, her gün yeniden umut taşırdı. Ancak, zamanla tütün üretimine gelen kotalar, bu bereketli topraklarda üretimin sonunu getirdi. Şimdi, o günlerden geriye sadece bir avuç anı ve yer yer hatırlanan tütün kokusu kaldı.
Çocukken Balaç sırtlarından ilçeye baktığımda, bambaşka bir Atakum hayal ederdim. Denize doğru uzanan geniş, ferah bulvarlar çizdim zihnimde. Dikey ve yatay sokaklar birbirine bağlanıyor, aralarında yemyeşil parklar, şırıl şırıl havuzlar, çocukların koşup oynadığı alanlar hayal ediyordum. İnsanların nefes alabileceği, huzur bulabileceği bir Atakum vardı çocukluk düşlerimde.
Ama hayat gibi şehirler de değişiyor. Biz büyüdükçe Atakum da bizimle birlikte büyüdü. Küçük bir sahil kasabasından modern bir kent olma yolunda hızla adımlar attı. Ancak, bu büyüme beraberinde beton yığınlarını ve dar sokakları getirdi. Bugün Balaç’tan baktığımda, ne o eski bereketli topraklar ne de hayalini kurduğum geniş bulvarlar var. Yerine koca koca binalar ve insanı boğan bir kalabalık gelmiş.
Eskiden Atakum, insanın doğayla buluştuğu bir yerdi. Denizin kokusu daha keskin, rüzgarın sesi daha dingindi. Şimdi ise ilçenin silüetini devasa beton bloklar ve hızla artan nüfusun kaosu belirliyor. Ne insanlar koca binaların arasından gökyüzünü görebiliyor, ne de dar sokaklar bu kalabalığa yetebiliyor.
Atakum’un bu hale gelmesi, sadece plansız bir büyümenin değil, aynı zamanda insanın doğadan kopuşunun bir yansıması. Daha fazla bina yapmak, daha fazla alanı betona dönüştürmek bir çözüm değil. Şehirler, içinde yaşayan insanlara nefes alacak alanlar sunmalı. Yeşil parklar, çocuk oyun alanları, yürüyüş yolları ve sahil şeridinde özgürce dolaşabileceğimiz alanlar olmalı.
Çocukluk hayallerimden uzak bir Atakum var artık karşımda. Ama yine de bu ilçenin hala umudu olduğuna inanıyorum. Doğru şehircilik politikaları ve planlı bir yaklaşımla, Atakum yeniden insanı ve doğayı kucaklayan bir yer olabilir. Çünkü bu topraklar bereketli, geçmişi güzel ve geleceği umut dolu.